Pazar, Ocak 31, 2010

özlem





Can baba' nın ölüm haberini askerliğimin ilk haftasında ranzamda gecenin bir yarısında kıytırık bir antenli radyoda kanal ararken almıştım.
nerden geldi gecenin bir vakti aklıma? televizyonda yemek programı izliyordum. adamın biri pastırmalı kuru tarifi veriyordu. ah be can baba, dedim.
ne güzel babamızdın sen can baba, varol emi...
bir kilo fasulye
çakıl taşları akpak çayın dibinde
güler inebolu pazarından almış
önce ıslattım beklemeye bıraktım bir gece
uyudular resmen belki de düşsüz
ertesi gün kaynamış suya attım
fıkırdamaya başladılar çocuklarleyin
tencerenin kenarından taşarcasına
bir eyyam sonra döktüm sularını
yeniden kaynattım
yeniden o cümbüş türküler mayalar
süzdüm fasulyeleri kevgire
dildiğim soğanları kavurdum tencerede
pembeleninceye
önce iki büyük kaşık fasulye aktardım içeri
üzerine beş dilim pastırma daha
böyle böyle tencereyi besledim
bastım tepelerine salçayı
kaynadılar bir taşım daha
fokurtu başlamadan aldım üstünden ateşin
bıraktım dinlenmeye evlenmeye ikinci gece
yıldızların beklentisi içinde
ertesi günü
öyle bir pastırma yazı ki
afiyet olsun!

Hiç yorum yok: